İnkaya Mağarasında 64 Bin Yıllık Atölye Keşfedildi
64 bin yılın sırrı: 150 cm derinlikte çakmaktaşından yapılmış yontma taş alet atölyesi
İnkaya Mağarası kazılarında çakmaktaşından yontma taş aletlerin üretildiği 64 bin yıllık atölyede kazılar sürüyor.
ÇANAKKALE – Çanakkale’nin Çan ilçesine bağlı Bahadırlı köyü bitiminde 2017 yılından bu yana devam eden İnkaya Mağarası kazı çalışmalarında mağaranın katmanlarında 86 bin yıl öncesine dayanan insan yaşamına ait izlere rastlanırken, kazı sırasında çakmaktaşından yapılmış yongalar, dilgiler, kazıyıcılar, uçlar, çentikli aletler bulunmuştur. Taş, çekirdek, çekiç gibi çeşitli buluntuların üretildiği 64 bin yıllık atölyede kazı çalışmaları yoğunlaştı. 150 santimetreye düşürülen atölyede 40 bin ile 64 bin yıl arasında yaşam izleri bulunurken, kazı çalışmalarının devam ettiği 64 bin yıllık atölyede çakmaktaşından yapılmış yontma taş aletler üretildi.
Çan’ın Bahadırlı köyü sınırları içindeki İnkaya Mağarası, 2016 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü Paleoantropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. tarafından keşfedildi. ‘Muğla ve Çanakkale İlleri Yüzey Araştırması’ sırasında bulunmuştu. İsmail Özer’in yürütücülüğünde.
İnkaya Mağarası’nda 2017-2020 yılı ortasında Troya Müzesi Müdürlüğü başkanlığında Prof. Dr. Özer’in bilimsel koordinatörlüğünde uluslararası bir ekiple kazı çalışmaları gerçekleştirildi. Kazı, 2021 yılından itibaren İsmail Özer başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Ahır Kazısı statüsüne dönüştürüldü. İnkaya Mağarası kazıları bu yıl Türk Tarih Kurumu’na göre kazı statüsüne dönüştürüldü. Bu yılki kazı çalışmaları toplam 20 kişilik bir grupla yürütülüyor. Bu yıl yapılan çalışmalarda, Orta Paleolitik Dönem’de bölgede yaşayan fosil insanların, çakmaktaşı hammaddeleri ve sıcak su kaynakları nedeniyle uzun süre ve yoğun olarak mağarada yaşadıkları anlaşıldı.
İnkaya Mağarası’nın ana kısmının batı kesiminde yürütülen kazı çalışmaları sırasında çakmaktaşı yongaları, dilgiler, kazıyıcılar, uçlar, çentikli aletler, çekirdekler ve çekiçler gibi çeşitli buluntuların bulunduğu 64 bin yıllık atölyede derinleştirme çalışmaları yapılıyor. yapılmıştır. 150 santimetreye indirilen atölyede 40 bin ila 64 bin yıllık yaşamın izleri bulunuyor. Atölyede çakmaktaşı yongaları, dilgiler, kazıyıcılar, uçlar, çentikli aletler, çekirdekler ve çekiçler gibi çeşitli buluntular, dönem insanının günlük ihtiyaçlarında kullanılmaktadır.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü Paleoantropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Özer, “Şu anda mağaranın ana kısmının batı kısmındayız. 4 yıl önce kazı çalışmalarına başlamıştık. hızlı bir şekilde batı duvarının kenarında. Kazı sırasında burada bir sürprizle karşılaştık. Mağaranın diğer kısımlarında çok kalın olmayan bir kültür katmanıyla karşılaşırken, artık 150 santimetreyi bulan bir katmana ulaştık. Yoğunluk ve Buluntuların içeriği bu alanın atölye alanı olarak kullanılmış olabileceği yönündedir. Paleolitik insanlar bu bölgede ana kayadan kestikleri taşları işlerken muhtemelen etrafımızdaki yaklaşık 10 kilometrelik bir manzarayla tüm vadiyi takip ediyorlardı. Ürettikleri daha işlevsel aletleri yanlarında taşıyarak, muhtemelen mağaranın diğer kısımlarında günlük işlerini yapmak için avlanmaya gittiler. Şimdilik 150 santimetrelik atölye katmanı. Bu bizim işimizi yavaşlatıyor ama karşılığında buradaki insanların seri üretim yaptığı alanı keşfetmenin tatmini var. Geçen yıl tabakanın üst seviyelerinden yaptığımız tarihlemeler bize 40 bin yıllık bir süreyi gösteriyordu. Aslında 40 bin yıl, insanoğlunun yok oluşunun başladığı bir aşamayı işaret ediyor. Muhtemelen mağaranın bu insanlar için en son ne zaman kullanıldığını bulmuş olabiliriz. Elbette diğer tarihlemeler bunun doğru olup olmadığını bize zamanla gösterecek. Biraz daha aşağıya indiğimizde 64 bin yıllık bir süreye ulaştık. Şu anki amacımız mağaranın batı kesimindeki 64 bin yıl ile doğu yamaçların ortasındaki 64 ve 86 bin yıllık tarihlerin burada örtüşüp örtüşmeyeceği, yani devam edip etmeyeceği, derinleştirme çalışmalarımızın devam edip etmeyeceğidir. hem bu yıl hem de önümüzdeki yıllarda burada devam edeceğini anlatacağım. Kazı dönemi sonunda indiğimiz en derin seviyeden tarihlemelerimizi tekrar yapacağız. Bu alanın ayırt edici özelliklerinden biri de mağara ana kayasının alt kısmının insanlar tarafından kırıldığını gösteren izlerdir. Yani buradaki buluntuların tamamı aslında bu bölgedeki mağara duvarının kırılarak yontma taş aletler üretilip buraya bırakılması sonucu oluşan bir birikimdir.”